BİSMİLLAH HER HAYRIN BAŞIDIR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


?
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
En son konular
» Halit Ertuğrul
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından sahra Çarş. Haz. 24, 2009 7:55 pm

» Ehl-i gaflet dünyasının hakikatini tasvir eder levhadır
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından FAKİR Paz Nis. 26, 2009 10:12 pm

» Ölüm Geliyorum Diye Davetiye Basmaz....!
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından FAKİR Paz Nis. 26, 2009 9:44 pm

» Anket Eklemek!!
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından LiSeLiM C.tesi Nis. 25, 2009 9:40 pm

» Foruma Video Eklemek
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından LiSeLiM C.tesi Nis. 25, 2009 8:59 pm

» MEHMET ÂKİF ERSOY
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından Güllere_Vurgunum Cuma Nis. 24, 2009 10:28 pm

» İmam-ı Azam Ebû Hanîfe
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından la edri Cuma Nis. 24, 2009 10:07 pm

» İsmail el-Buhari (r.a)
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından la edri Cuma Nis. 24, 2009 12:39 am

» Hz. Ali (r.a)
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından la edri Cuma Nis. 24, 2009 12:35 am

» Hz. Ömer (r.a)
Hayır İşlerde yarışmak Emptytarafından la edri Cuma Nis. 24, 2009 12:28 am


 

 Hayır İşlerde yarışmak

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
LiSeLiM
Administratör
Administratör
LiSeLiM


Kadın Mesaj Sayısı : 116
Nerden : Kocaeli
Teşekkür Et : 5
Uyarı :
Hayır İşlerde yarışmak Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Hayır İşlerde yarışmak Right_bar_bleue

Teşekkür Puanı : 6
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 08/01/09

Hayır İşlerde yarışmak Empty
MesajKonu: Hayır İşlerde yarışmak   Hayır İşlerde yarışmak EmptyCuma Ocak 09, 2009 9:41 pm

Değerli mü'minler!
«İnsanların hayırlısı, halka hayırlı olandır» hadis-i şerifini çalışmalarına hedef olarak seçen müslümanlar, dinimizin, arz küresinin dört tarafına yayılması için, hayırlı işler yapmaya büyük gayretler ve malî fedakarlıklar göstermişlerdir. Hak rızası için halka hizmet fikrinde yarışan bu insanlar, vücuda getirdikleri eserler ile asırlar sonrasının insanlarına da faydalı olmaktadırlar. İnsanların kalben huzura kavuşması ve hakikî medeniyet sahasında ilerlemesi için tek çıkar yol, İslam dininin teşvik etliği «Hayırseverlikte yarışma» prensibidir.
İnsanlığa hizmet etmekle temayüz etmiş milletlerin mazideki çalışmaları ne zaman tedkik ve tahlile tabi tutulacak olsa, beşeriyyetin refahı için hiçbir fedakarlıktan çekinmeyen hayırseverlerin i!mî ve içtimaî sahada vücuda getirdikleri müesseseler, haşmetle karşımıza dikilmektedir. Kur'an-ı Kerim'in hayır işlemeyi emreden ve bu uğurda müsabaka fikrini telkin eden ayetleri karşısında «Hayırlı bir müessese yapayım mı?» diye düşünmek, abesle iştigal etmek olur. Zira bu istikamette gösterilecek her türlü çalışma, Allah Teala'nın emri ve mü'minlerin memuriyetidir. Memur olan kimse, emrolunan işi yapmaya mecburdur.
Düşünülecek tek şey, hayırlı işlerin ehemmiyet derecesine göre sıralanmağı ve bunların en iyi ve en çabuk nasıl yapılabileceği fikri olmalıdır. Hayırlı işleri sadece tasavvur ve tahayyül çerçevesi içinde hapsetmek ve fakat fiiliyat sahasına çıkarmamak, tarlayı ekmeden harman hayal eden kimse gibi insanı eli bos kalmaya mahkum eder. Yüce Rabbimiz rızasına ve Kitabına uygun düşecek hareketi, «Hayırlı işlere koşun, (ve bu uğurda) birbirinizle yarış edin» (Sure-i Bakara: 148.) ayet-i kerimesi ile gözlerimiz önüne sermiştir.
Boşa geçmiş zamanları ve faydasız işlerde tüketilmiş nefesleri geri getirmek imkansızdır. Bu ciheti göz önünde tutarak ömür sermayemizi ve maddî imkanlarımızı sarf ederken çok dikkatli olmalı; en yüce inanç umdesi bulunan «Kelime-i tevhidi» in cihanın ufuklarına ve insanların kalblerine yayılıp yerleşmesi için ölçülü hareket etmeliyiz. Zaman dilimlerinin en küçüğünü ifade eden bir dakikayı ve hatta ondan da kısa anları bile bu hassasiyetle değerlendirmeli; «İki gününü birbirine müsavi yapan aldanmıştır» ikazını hatırdan çıkarmamalıyız.
Muhterem müslümanlar!
Peygamber Efendimizin ashabından Haris oğlu Ukbe, Allah Resulünün bu mevzua ışık tutan bir hareketini şöyle nakletmektedir: Medine'de, Peygamber (s.a.v.) in peşinde, ikindi namazını kılmıştım. Resülüllah (s.a.v.) selam verdi, sonra hemen ayağa kalktı ve cemaatin omuzları üzerinden adımlayarak zevcelerinden birinin odasına doğru gitti. Halk O'nun bu şekilde gidişinden endişelenmişlerdi. O, biraz sonra ashabın yanına çıktı ve çabuk dönüşünden dolayı onları şaşırmış görünce «Yanımızda bulunan altın -veya gümüş- parçasından bir şeyi hatırladım. Beni (Hak yoluna yönelmekten) alıkoymasını hoşlanmadığım için onun (hemen) dağıtılmasını emrettim» (Buharî c. 1, s. 207), diye ashabına açıklamada bulundu.
Ahiretin tarlası bulunan dünyada, bahçeye tohum saçarcasına, hayırlı işler yapmayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Nefsani hayaller ve boş emeller bizi hayırlı faaliyetlerden geri bırakmamalıdır. Bir hayrın terk edilmesi katmerli hüsran, geciktirilmesi de uyuşukluktan doğan bir ziyandır. İnsanlardaki faaliyet fikrine gevşeklik getiren bir ihmalkarlığa karşı biz ümmetlerinin uyanık olmasını emreden Resül-i Ekrem, «İyi (ve hayırlı) işler yapmada acele ediniz. Yakında karanlık gece kıt'aları gibi fitneler doğacaktır (o sırada), kişi mü'min olarak sabaha girmiş ve (fakat) kafir olarak geceye ermiş olacak. Mü'min olarak gecelemiş (ve lakin) kafir olarak sabaha girmiş olacak. Dünya metaından (küçük) bir şey karşılığında dinini satacak» (Müslim, c.1, s.76) buyurdu.
İnsan, fani hayatını İslamî ölçülere göre tanzim etmezse fikrî uyuşuklukların, cemiyet içindeki çalkantıların ve kevnî hadiselerin tesiri ile «Sonra yapanm» zihniyetine kendini kaptırmış ve bu günü yarına, yarını da daha sonra gelecek günlere bırakma alışkanlığı içine girmiş olur. İhmalkarlık hastalığına set çeken bir hadis-i şerif ile mevzüumuza açıklık getirmek istiyoruz: Bir adam Resülüllah (s.a.v.) e gelerek «Ey Allah'ın Resulü, hangi sadaka sevap cihetinden daha büyüktür?» dedi. Kainatın Biricik Efendisi bulunan Resül-i Ekrem «Sıhhatin yerinde, cimri ye fakirlikten korkar, zenginliği (şiddetle) arzular bir halde iken sadaka vermendir ve bir de (can) boğaza gelip de falana şu kadar, filana bu kadar (vasiyetim) olsun diyeceğin vakte kadar ihmalkarlık etmemendir» (Müslim c. 3. s. 93.) buyurdu.
Ana karnı, ceninin teşekkül edip gelişeceği bir yerdir. Hayırlı işllerin vakti de dünyanın sinesinde yaşadığımız zamanlardır. Dokuz aylık «Rahm-i mader» devresi sonunda vücüdunun küçük bir parçası noksan olarak doğan bir çocuk, doksan sene yaşasa bile, bu eksikliği tamamlamaya imkan bulamamaktadır. Bu mantıkî silsileden hareketle diyoruz ki: Dünya hayatında eksik bırakılan hayırlı bir işi, toprağın altında medfun bulunurken tamamlamaya bir çare ve yol yoktur. Bu gibi hayırlı faaliyetlerin yeri dünya sahasıdır. Bu hayatı yaşarken beş vakit namaz borcu ile ahirete göç eden bir kimse, toprak altında beşyüz yıl kalsa, bir günlük namaz borcunu tamamlamaya fırsat bulamaz.
Din kardeşlerim!
Ahiretimizi mamur etmek istiyorsak İslamî yüceltmek ve insanı mes'ud etmek için çalışmak zorundayız. Her müslümanın bu hususta bir mesaî sarfetmesi vazifesidir. Bilhassa zenginlerimizin, fikrî kaabiliyeti yüksek ve fakat malî imkanları düşük bulunan müslüman gençleri araştırıp bulmaları, Hakk'ın rızasından başka bir şey beklemeden onlara yardımcı olmaları ve «Eğitim bursu» şeklinde onlara zekat tediye etmeleri çok yerinde bir hayırseverlik olur. Böyle bir yol takip etmekle hem memleketin irfanına hem de aziz milletimize hizmet edilmiş ve ilim müesseselerine yeni istidatlar kazandırılmış olacaktır.
Zengin müslümanlar, fikir ve gönül birliği yaparak ve ilim otoritelerinin tavsiyeleri istikametinde bir yol takip ederek, fenni araştırma merkezleri ve ilmî tetkik laboratuvarları kurmalı; dinimiz ve dünyamız için faydalı olacak incelemeler ve keşifler yapmaya zemin hazırlamalıdırlar. Bu gibi hayırlı müesseselerde yeni yeni buluşlarla namını tescil edecek ilim adamları yetiştirmeli ve o mümtaz bilginlerin keşfedip halkın istifadesine sunduğu şeylerden hem müslümanlar ve hem de diğer milletler istifade etmelidir.
Hayırseverlerin maddeyi istihkar eden anlayışları, maddeyi mana güzellikleri uğrunda feda ettiren inanışları olmasaydı çil çil kubbeler, nurdan bir kol gibi semaya doğru uzanan minareler, merkezden muhite doğru genişliyerek ilim neşreden medreseler ve kütüphaneler, şifa dağıtan hastahaneler, acizleri sinesinde barındıran dar'al-acezeler, fakir talebelerin yemek ihtiyaçlarını karşılayan imaret ve aş ocakları vücut bulmazdı.
Cehalet düşmanını yok etmek için elden bırakılmaması gereken kitaplar, matbaaların kurulmasından önceki devirlerde, cömert zenginlerin elden ve gözden çıkardığı altın liralarla yazdınlıp çoğaltılmış ve ilim aşkı île yanıp tutuşan kimselerin istifadesine vakfedilmiştir. Mimar Sinan'daki deha, Selim ve Süleyman'daki sehâ ile birleşti de o muhallet eserler yapılmış oldu. Zamanımızdaki zengin müslümanların, ecdadımızdaki niyyet ve zihniyete uygun biçimde, inşa edecekleri hayır müesseseleri devrimiz insanının istifade etmesine amade kılınacak olursa pekçok ilim kutbunun yetişmesi mümkün hale gelecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
la edri
Administratör
Administratör
la edri


Kadın Mesaj Sayısı : 259
Nerden : .
Teşekkür Et : 5
Uyarı :
Hayır İşlerde yarışmak Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Hayır İşlerde yarışmak Right_bar_bleue

Teşekkür Puanı : 69
Reputation : 1
Kayıt tarihi : 07/01/09

Hayır İşlerde yarışmak Empty
MesajKonu: Geri: Hayır İşlerde yarışmak   Hayır İşlerde yarışmak EmptyC.tesi Ocak 10, 2009 1:07 am

Büyüklermizin dediği gibi bu günün işini yarına bırakmamalı o beklenen yarın hiç gelmeyebilir.. Hayırlı işlerde acele edelim insallah hareket edemeyecek olmadan hayrımızı tamam edelim..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hayır İşlerde yarışmak
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BİSMİLLAH HER HAYRIN BAŞIDIR :: DİĞER DİNİ KONULAR :: Diğer Dini Konular-
Buraya geçin: